31 Ekim 2010 Pazar

vavien


Vavien tamamıyla film okumaları semineri için izlediğim bir filmdi. Böyle bir durum olmasa, hasbelkader filme başlamış olsam dahi ne yazık ki bitiremezdim. Ama bu durumu sanatsal filmlerden anlamayışıma yormayacağım.

Binnur Kaya'nın oyunculuğu her zamanki gibi mükemmeldi fakat Engin Günaydın , Burhan Altıntop gibiydi. Gerçi filmdeki şive birebir Tokat şivesi imiş ama demek ki Burhan Altıntop da Tokatlıydı.

Film okumalarında değindiğimiz "başlangıçta isimler neden siyah fon üzerine beyaz yazılmış?" sorusuna bulduğumuz "iyi ve kötüye vurgu" cevapları bana bu seferlik uzak kaldı :)
Keza "neden film kirli bir tabakla başlıyor?" sorusuna olduğu gibi.

 Vavien aynı lambayı iki farklı anahtar ile kontrol etmeye yarayan elektrik devresi demek. Rivayetlere göre, filmdeki lamba Celal, bir anahtar Sevilay, diğer anahtar pavyon kadını imiş. Celal devreyi nasıl kullanacağını bilmeyen ve de korkak bir adam. Sevilay, korkak adamın korkak eşiydi ki bence bu yüzden çok sahici bir karakterdi. Gerçek hayatta da böyle değil midir? Umutsuz ve ezik bir bayanın o çok korktuğu kocası aslında eziğin ve korkağın önde gidenidir.

Vavien, Fransızca bir kelime. Filmin müzikleri de Fransız esintileri taşıyor ve de çok güzel.

Yukarı da resmi bulunan sahne sevdiğim bir bölümdü. Celal'in kabusundan uyanmasını beklerken, herşeyin gerçek olduğu anlaşıldı ve Sevilay bütün gerçekliğiyle "Celalim" dedi. Gerçekten hoştu.
Ve bize neyi hatırlattı? "Hiç rüyada olup olmadığından ya da uyandığından kuşkuya düştüğün oldu mu?" Matrix :)

Filmi beğenmeyişimi Taylan Biraderlere değil Engin Günaydın'a bağlıyorum. Zira Taylan Biraderlerin bir önceki filmleri 'Küçük Kıyamet' çok ama çok beğendiğim bir film olmuştu.

Vavien'in bana en önemli katkısı şudur ki artık vavien'in anlamını biliyorum.


Hiç yorum yok: