8 Kasım 2010 Pazartesi

senaryo yazmak


Gökhan Yorgancıgil'in verdiği 4 haftalık "senaryo yazmak" seminerlerinin ilk ve son derslerine girdim. Öyle bir amaç gütmeksizin, neler konuşulduğunu merak ederek..
Notlarım ;

  İLKELERİMİZ
1) İlke merkezli düşün
2) Yalın düşün (Think simple' imiş evrensel hali)
3) Çok oku,çok izle
4) Senaryo yazımı bir görüntü yazımıdır, edebi bir sanat değil.
5) Seyirci, karakter ile özdeşleşir
6) Karakter dış evrenle, iç evrenle ve diğer karakterlerle çatışma yaşar.
7) Karakter değişir, A noktasından B noktasına
8) Senaryo yazarı Arketip yazar, Stereotip değil


Zengin bir adamla fakir bir adamın farkını anlatmak için onlara uzun felsefi tartışmalar yaptırmak değil, basit bir sorunu (örn musluk tamiri) kendilerince çözmelerini göstermek gerekir. Senaryo yazarı gerçekler arkasındaki anlamları anlatır.

"Kıpkızıl güneş batıyordu" değil, sadece "güneş batıyordu" kırmızılığı katacak olan yönetmendir.

Roman (kitap), filmden üstün bir sanattır. ( evet sanırım, "filmi, kitabı gibi değildi çok kötüydü" demek yanlış, hiçbir zaman kitap gibi olamaz, ayrı şeyler.)

Her hikaye özünde bir olgunlaşma hikayesidir. Karakter, senaryonun başındaki ile aynı kişi değildir. (buna benim vereceğim ilk örnek "baran" olur.)

Fikir-idea
Bir yapımcıya 5 katlı bir binanın 1. katından 5. katına kadar asansörde anlatabileceğimiz bir fikir.
"zengin kız-fakir oğlan" ilginç fikir değil, "batmakta olan Titanikteki zengin kız fakir oğlan" ilginç fikir.
Dostoyevski bütün yazdıklarını, yaşadığı dönemin 3. sayfa haberlerinden almış. Türkiye'de de bunu Zeki Demirkubuz yapıyor.

Senaryo yazımı bir tasarım işidir. Sanatçılığın önüne geçmeyen bir mühendislik gibi.

-karakter bilir,seyirci bilmez
-karakter bilmez,seyirci bilir
-karakter bilir,seyirci bilmez
-karakter bilmez,seyirci bilmez.

seyirci üzerinde en fazla gerilim yaratan 2. sidir.

Bunun dışında sinopsisler,tretmanlar gibi çok teknik konular vardı ama beni dumura uğratan senaryo yazmak için bilgisayar programları olduğunu öğrenmem oldu. Word ile yazılmazmış :) 
Yeryüzünde söylenmemiş söz, işlenmemiş konu olmadığını düşünürsek çok zor bir iş, derinlik lazım...

* Resim, Gökhan Yorgancıgil'in filmi "Sıfır Dediğimde" den. Daha önce tv de görüp, bir miktar izlemiştim, belki de cazip gelmemişti bilemiyorum ama en kısa zamanda doğru düzgün izleyeceğim.

Hiç yorum yok: