Her ne kadar "tesettürün modası olmaz" dersek diyelim, böyle yaşayan bir kesim varsa, böyle bir dergi de olacaktır. Âlâ tam olarak klasik moda ve alışveriş dergilerinin bizim mahalleye uyarlanmış hali, yani bir taklit. Ama bunun başka bir alternatifi de yok, bu böyle olacaktı ve oldu. Âlâ'nın felsefesine ve modaya karşı çıkan bir radikal değilim. Kıyafetler, tesettüre göre biçimlenmiş moda (modaya göre biçimlenmiş tesettür değil!) dan hoşlanırım. Çayımı içerken Âlâ'yı karıştırabilir, bir şeyler beğenebilirim, "cık cık ne günlere kaldık" demem. Ama diyebilenlerin daha doğru bir yerde durduklarının bilincindeyim. En yakın arkadaşım beni "modern görünümlü klasik" olarak tanımlar, saçmalıkları farkedebilirim. Örneğin yukarıdaki ve aşağıdaki fotoğraf gibi...
"Aşk geldi" başlığı altında Elif Şafak'ın romanından alınmış, Şems-i Tebrizi'ye ait olduğu zannedilerek bilinçsizce kenara yapıştırılmış sözler eşliğinde, bembeyaz giydirilmiş bir kızın -huşu içinde- verdiği pozlar...Açıkçası çok güldüm, ne yapılmaya çalışılmış diye üzerinde düşündükçe daha çok gülüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder